

Aşık Mahsuni Şerif Ve Hayatı
- Doğum1939
- Ölüm2002
- Albüm Sayısı58
- Eser Sayısı453
Biyografi
Aşık Mahsuni Şerif Ve Hayatı
17 Kasım 1939 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya gelen Mahzuni Şerif’in gerçekismi Şerif Cırık’tır.
“Mahzuni” adı nasıl verildi?
İlk olarak Medrese eğitimı alan halk Ozanı, köyüne ilkokul’un açılması ile medrese eğıtimini bıraktı ve ilkokuldan mezun oldu.
Bağlama ve Saz çalmayı , deyişler söylemeyi küçük yaşlarda amcası Aşık Fezali‘den (Behlül Baba’dan) öğrendi. Müzik yaşamına başlayan ozan tasavvuf dersleri aldığı Cırık Baba tarafından mahçupluğu nedeniyle “Mahzuni” mahlası verildi.
1959-1960 yıllarında Ankara Ordu Donatım Teknik Okulu ve Mersin 3. Astsubay Yetiştirme Okulundan mezun oldu. Kuleli Askeri Lisesi’ne kayıt yaptıran ozan, maddi sıkıntılardan dolayı eğitimine devam edemedi.
ilk plağını 1964’te çıkaran ozan , bir müddet Gaziantep’te yaşadıktan sonra Ankara’da ikamet etmeye başladı.
Feyzullah Çınar, Aşık Daimi, Fikret Otyar, Nesimi Çimen, , Kul Ahmet gibi isimlerle bir araya gelerek , Açıklar Derneğini kurdular.
Gazeteciler Sendikasının ve Ressam Fikret Otyam’ın desteği ile konserler vermeye başladı. 1971 yılı 12 mart darbesi sonrası siyasi sözler içeren türküler söylemesi sebebiyle ozana 1970’li yıllar da 8 yıl sahneye çıkma ve da yurt dışına çıkma yasağı getirildi.
1939-2002 yılları arasında “Oy Bizim Eller”, “Çesmi Siyahım”,”Dom Dom Kurşunu” Gül Diyerek, ve “Hamido” gibi türküleriyle tanındı müzik hayatı boyunca boyunca 453 eser ve 58 kaset çıkardı.
Tarihe 1989-1991 yılları arasında” Halk Ozanları Federasyonu’nun gerçekleştirdiği” tören ile dünyanın en büyük üç halk ozanından biri olarak geçti.
Ozan 62 yaşında 17 mayıs 2002 tarihinde vefat ederek vasiyet ettiği gibi Nevşehir Hacıbektaş’ta defnedilmiştir.
ESERLERİ
Ciğerparem
Çeşmi Siyahın,
Dargın Mahkum
Dom Dom Kurşunu
‘Dostum Dostum’
Abur Cubur Adam
Ağlasam
Barışak
Benim Can Yarim
Han Sarhoş Hancı Sarhoş
Katil Amerika
Son Acı (Orta Doğu)
Yalan Dünya
Yedin Beni
Yuh Yalı
Zincirli Vize
“Ekmek Köln;
Fadimem
Gel Gizli Gül
‘Gül Yudum
BAZI TÜRKÜ SÖZLERİ
BARIŞAK
Ömrümün serdar’ı gönlümün şah’ı
Sana bu günlerde noldu barışak
Gönderme ardımdan ahu imamı
Bahar geldi bayram oldu barışak
Ben giderim gönül senden gitmiyor
Kuru çöl’de mavi sümbül bitmiyor
Küsenlere mevlam yardım etmiyor
Ömür bitti çile doldu barışak
Kara zülüflerin dökmüş kaşına
Ben seni sevmedim boşu boşuna
Gücenmek günahtır mezar taşına
Farzet ki Mahzuni öldü barışak
ÇEKER GİDERİM
Ben de bir peygamber olmuş olsaydım
Birlik tohumunu eker giderdim
Önce yasaklardım kula kulluğu
İnsan Hak’tır deyip çeker giderdim
Bakmazdım zalimin gözü yaşına
Sabıra bağlamazdım boşu boşuna
İtikat etmezdim mezar taşına
Taş yerine çiçek eker giderdim
İnsan olduğu yön kıbledir bana
Ben böyle inandım çünkü insana
Çok sebeptir diye kavgaya kana
Bütün hududları söker giderdim
Cehalet insana pusudur pusu
Kolay bilinmiyor işin doğrusu
Hocam çekmeseydi ahret korkusu
Dünyaya bal gelir şeker giderdim
Mahzuni hüner yok şah’ın tacında
Aşk yanamaz cehennemin sacında
Son isim isterse dar ağacında
İnsan der boynumu büker giderdim.
SAVULSUN GİTSİN
Ambargo mambargo dinleme gardaş
Gelin Amerika kovulsun gitsin
Üsleri müsleri çıksın burdan
Kendi toprağına savulsun gitsin
Bu herifler senden alır haşhaşı
Morfin eder sana açar savaşı
Boşuna vurmadan gardaş gardaşı
Bir bayram davulu çalınsın gitsin
Elin gavurunu boşa çagırma
Evdeki dövüşü ele duyurma
Seni senden, beni benden ayırma
Böyle bir memleket öğünsün gitsin
Bu topraklar bizimdir bizim olacak
Amerika bela buldu bulacak
Mahzuni bağımsız şehit kalacak
Yeter ki Türkiye’m dev olsun gitsin.
ZALİMİN ZULMÜ VARSA
Karamanın koyunu
sonra çıkar oyunu
Ben artık seyredemem
devrilesi boyunu
Zalımın zulmü varsa
mazlumun allahı var
Ahım seni kül eder
vallahi billahi yar
At ölür meydan kalır
yiğit ölür şan kalır
Kör olası dünyada
can gider zaman kalır
Mahzuni bu rıhtıma
yanaşıyor son gemi
Düşenin dostu olmaz
bunu unutma emi
VEYSEL’E MEKTUP
Sen bu bahçelerden çok gelip geçtin
Dostlar seni unutur mu Veysel’im
Arılarla çiçeklerde inleştin
Dostlar seni unutur mu Veysel’im
Ne haktan incindin ne de incittin
Taş ile geleni gül ile ittin
Koyunu kurdunan güderek gittin
Dostlar seni unutur mu Veysel’im
Hak nurunu insanlarda aradın
Sabrı tarif ettin derde yaradın
Gönüllerde kaldın gözden ıradın
Dostlar seni unutur mu Veysel’im
Dopdoluydun gezdim dedin beyhuda
Bin göz vermiş sana Cenabı Hüda
Sen dostları unutmadın dünyada
Dostlar seni unutur mu Veysel’im
Kuru laf etmedin Mahzuni gibi
Gözünde berraktı deryanın dibi
Mustafa Kemal’in gerçek talibi
Dostlar seni unutur mu Veysel’im
CANANIM
Bana yücelerden seyreden dilber
Siyah kirpiklerin ok mu cananım
İnsaf et yüzünü yüzüme dönder
Istırabın sonu yok mu cananım
Gönül sevdi benim günahım nedir
Yandım ateşine bunca senedir
Mecnun’un derdinden derdim fenadır
Bu derdin dermanı yok mu cananım
Bu dünya misaldir çatısız hana
Ebedi kalmadı şah’a sultan’a
Deryanın içinde bir damla bana
Bu da Mahzuni ‘ye çok mu cananım.
EFENDİM (Güzel Dostum)
Güzel dostum aramızda senlik benlik olur mu
Neden gönlüm sarayını tarumar ettin böyle
Bilirsin ki viranede hanedanlık olur mu
Bir nefes alayım derken, bin zarar ettim böyle
Aman aman aman güzel efendim
İkrarım sana bağlıdır efendim
Nefsim gitti sonbahara ulaştı
Seller suskun bağlar gazel efendim
Her baharda boz bulanıp, coşup coşup çağladın
Geçemedim sellerinden yollarımı bağladın
Diyarı gurbete saldın, ardım sıra ağladın
Figanı figana katıp, ahuzar ettin böyle
Aman aman aman güzel efendim
İkrarım sana bağlıdır efendim
Nefsim gitti sonbahara ulaştı
Seller suskun bağlar gazel efendim
Hey Mahzuni sevdiğimin sözünü ferman gördüm
Kuru çöllerde dolaştım, susuz değirmen gördüm
Ayaklarına yüz sürdüm, elinden derman gördüm
Kaldırıp vurdun sineme, zülfükar ettin böyle
Aman aman aman güzel efendim
İkrarım sana bağlıdır efendim
Nefsim gitti sonbahara ulaştı
Seller suskun bağlar gazel efendi
İŞTE GİDİYORUM
İşte gidiyorum çeşmi siyahım
Önümüze dağlar sıralansa da
Sermayem derdimdir servetim ahım
Karardıkça bahtım karalansa da
Haydi dolaşalım yüce dağlarda
Dost beni bıraktı ah ile zarda
Ötmek istiyorum viran bağlarda
Ayağıma cennet kiralansa da
Bağladım canımı zülfün teline
Sen beni bıraktın elin dilinde
Güldün Mahzuni’nin berbat haline
Mervan’ın elinde parelense de
VASİYETİM
Ben Ölünce sevenlerim toplansın
Ağlamayıp benim sesim çalsınlar
Dualar etsinler kendi dilimden
Gökyüzüne kızıl ışık salsınlar
Ankarada yüklesinler dengimi
Berçenekte başlatmıştım cengimi
Nevşehire taşısınlar rengimi
Hacı Bektaşı şeyhine dalsınlar
İnanarak gittim yüce Allaha
Hüseyinle düştüm ah ile vaha
Yanlış imam elin vurmasın daha
Bir seyitle namazımı kılsınlar
Üstüme ‘Bir Ozan Bektaşı’ yazın
Ama yazıları derince kazın
Çekem diye şu beş taşın ayazın
Ara sıra kışın beni bulsunlar
İki fidan dikin selviden olsun
Cemler yapılırken yüreğim dolsun
Bir de bostan yapın altında kalsın
At yolcular karpuz kelek alsınlar
Yakın kaldı, yakın kaldı zamanım
İşte gidiyorum kaşı kemanım
Benim sevgiydi dinim imanım
Sevenlerim beni böyle bilsinler
Can taşıyan canlı mutlaka ölür
Değişir dünyadan başka şey gelir
Benim kim olduğum yavrular bilir
Ehlibeyt dünyası sahip olsunlar
Mahzuni asalet sözüne doydum
İnsanlık adına serimi koydum
Ben Ali’yi sevdim, Ali oğluydum
Bütün sevenlerim hoşça kalsınlar.
Bir Cevap Yazın