Tüm Haberler

Kadı Paşa Hadisesi Türküsünün Hikayesi

Kadı Paşa Hadisesi Türküsünün Hikayesi

Konya’nın yetiştirdiği ileri gelenler arasında Koç Bekir Ağa adında bir de yeniçeri (tuğsuz veziri) vardır. Koç Bekir Ağa 1165’te Konya’da doğmuştur. Babası, Mevlâna oğullarından Halil Çelebi adında bir zattır. 1226’da Konya’da ölmüş ve gömülmüştür. Kabri Üçler Mezarlığın’dadır. Mezar kitabesi şudur:

«Hâzel-merhum ve rmağfur ser-samsoni Esseyid Bekir Ağa’nın pederi Halil Çelebi ruhuna el-fâtiha..»

Bekir Ağa’nın anası, Karaman’ın İlisra köyünden Afife Hatun’dur. 1220’de, kocasından altı yıl önce ölmüş, Konya’daki Üçler Mezarlığı’na gömülmüştür. Kabir taşında şunlar yazılıdır:

«Mütesellim-i eyalet-i Karaman ser-samsoni Esseyyid Ebubekir Ağa validesi Afife Hatun ruhuna el-fâtiha…»

Bekir Ağa, zamanında, tarihî olayların içinde bulunmak ve bizzat kahramanı olmak itibarıyla hayat ve şahsiyeti üzerinde durulması gerekenlerden birisidir. Aynı zamanda nakledeceğimiz olay da, birçok bakımdan dikkat ve tetkike değer mahiyettedir.

Bekir Ağa, Konya mektep ve medreselerinde biraz okuduktan sonra asker oldu, İstanbul’a gitti. Orada, yeniçeri ortalarından Otuz bire kaydedildi. Mertliği, doğruluk ve cesurluğu gözden kaçmadı. Ser-samsonu (Ocaklılar arasında tuğsuz vezir) mertebesine yükseldi ve Karaman mütesellimliğine tâyin edilerek Konya’ya geldi.

Burada, askeri teşkilâtı tensik ve islâh etti ve bu yüzden ünü arttı.

O tarihlerde, Napolyon Bonapart, Mısır’dan Filistin ve Suriye üzerine yürümüştü. Akkâ’da Cezzar Ahmet Paşa bulunuyordu.

Akkâ müdafiine yardımcı olarak Konya’dan da askerî kuvvetler gönderildi. Bunların kumandanı Koç Bekir Ağa idi. O zamanın bir halk şairi, Bekir Ağa’nın gidişini, sâde bir dille şöyle anlatır:

Bekir Ağa bayrak açtı
Hak rahmetin ona saçtı
Ağaların aklı kaçtı
Gideriz küffâr üstüne

Sevindirdi o herkesi
Bayrakları hak vergisi
(Dereliler)le ikisi
Gideriz küffar üstüne

Yaşa hey efendim yaşa
Yazılanlar gelir başa
İzin verdi (Derviş Paşa)
Gideriz Mısır üstüne

Bekir Ağa serler seri
Hepsinden âlâ askeri
Bekir Ağa ser askeri
Gideriz küffar üstüne

Denizden çıktık azade
(Cezzar Paşa)ya imdade
Kuvvet versin size hüdâ
Gideriz Mısır üstüne

Uyan padişahım uyan
İzin verdi eşraf ayan
Yeniçeri kulun yayan
Gideriz Mısır üstüne

Akkâ’da yararlığı ve yiğitliği görülen Koç Bekir Ağa’nın Konya’ya döndükten sonra ünü, nüfuz ve itibarı artmıştı. Halkın gözünde bir kahraman tanınıyor ve yoksulları koruyan cömert bir insan olarak seviliyordu.

O sıralarda, Konya’ya Abdurrahman adında İbradılı irtişacı ve zulümcü bir kadı gelmişti. (Bu H. 1221’de Konya valiliği ile paşalık rütbe ve sıfatı üstünde olarak yirmi bin kadar askerle mülkî İslâhat yapmak üzere Edirne’ye gönderilen adamdır. İkinci Edirne vak’ası)

Kadı ortalığı kasıp kavuruyor, asıp kesiyordu. Halk buna dayanamadı. İstanbul’a yazılıp çizildi, adamlar göndertilerek kadı kaldırtıldı. Fakat, aradan uzun zaman geçmeden Mahmud 11., kadı Abdurrahman’ı iki tuğlu vezir olarak valilikle tekrar Konya’ya gönderdi. Cür’eti artan kadının, içi öç ateşiyle yanıp tutuşuyordu. Ortalık da ramazandı. Kaldırılması için mühür basan ve şikâyette bulunanlardan yüz elliden fazla ileri geleni iftara çağırdı. Bunlardan bazıları gitmediler. Kadı, gidenleri, birbirinden habersizce boğdurdu, cesetlerini kazdırdığı kuyulara gomdürttü. Bunlar yetmiyormuş gibi başına biriktirdiği adamlarla, halka ve şehre saldırdı. Sanki şakî ve âsileri tedip ve tenkil ediyordu. Halk, bundan çok müteessir oldu. Silâhlandı ve Bekir Ağa’yı başına alarak kadıya karşı geldi. Şiddetli ve kanlı çarpışmalardan sonra kadı Abdurrahman’ın adamları birkaç kişiyi daha yaraladı ve öldürdü. Fakat silâhlı halk yolları tutmuştu. Kadı durumun kötülüğünü anlayarak Bekir Ağa’ya yalvarıp yakardı. Memlekette durmayacağına namus ve Allah’ı üzerine yemin ederek savuştu.

Kadı Abdurrahman Paşa, Ilgın bölgesinde evvelce kardeşini öldürttüğü Tekkeli aşiretinden Mustafa Bey’in eline düştü ve orada öldürüldü.

O vaktin halk şairlerinden âşık (Şem’î Baba) hâdiseyi bir destanında şöyle canlandırır:

İptida Konya’ya olunca kadı
Konya’yı hep kırmak oldu muradı
Ta o günden tuttu manav inadı
Tekebbürlük itti uydu şeytana

Kanlar mahkemeye çaldılar taşı
Hükümetten düştü kibrinden naşı
(Külahçı Ali) idi cemaat başı
Didiler olmuştu ana hasmane

O sıkıyle itti büyük yemini
Gitti vardı oldu (Maden emini)
Titretmek isterdi bunca zemini
Ekin yakan ulaşmazdı harmana

Çün harap eyledi (on iki kaza)
Yaradan olur mu bu işe rıza
İki tuğ alınca meza mameza
Yararlık gösterdi (Ali Osman) a

Biraz (Yörük ceri) başına derdi
Sanki peydah itti bir büyük ordu
Akgöl’de İsmail bazarın kurdı
Sui-kast eyledi azmitti hane

Bir iyice nizam virince canlı
Ta Sille’ye düştü yarısı canlı
Girince Konya’ya kalbi perkinli
Durdular Konyalı merdi merdane

Çoktan düşünürdü Konya’ya bir renk
Gelince çarşıya attırdı tüfenk
Allah Allah diyü çekildi gülbink
Aklı kesti yine geldi iymana

Ezelden Konya’nın var idi namı
Dirdi ki Konya’ya virem nizamı
Eğer olmasaydı mektepler cami
Bakaydın meydana akacak kana

Bir öğle vaktında kavga kuruldu
Bu işe Konyalı pekçe sarıldı
Gerçi bizden beş on yiğit kırıldı
Ecel geldi baş ağrısı bahane

Kırk dört saat oldu bu cengü cidal
Ağaları bilsen hep Rüstem ü Zal
Allah ocağına virmesin zeval
Ağızların açtı saldı dumana

Yoldaşlar hep metres itti ol leşi
Bizde böyle olur aslan güleşi
Varindi elinde tahtını taşı
Biraz tuluk hazır eyle katrana

(Hacı Bektaş Küçeğiydi Ocaklı)
Askerini bozdu iki bıçaklı
Dahi onbin yiğit var idi saklı
Binde biri çıkmadıydı meydana

Ocakçı çağırdı daim Allah yar
Yardımcımız elbet ol Gani Settar
Cihanda var mıdır sen gibi gaddar
Kurşun attı mektepteki sıbyana

Gerçi bizden yiğit var zayi olan
Nam ü şanımızdır halka yayılan
Seni koyuvirdİk burdan reyilen
Bırakma döşeğin Konya’dan yana

Minareye çıktı senin soytarın
Deliklere düştü hep manavların
Yok mudur zerrece namus ve arın
Şimdi döndü faka düşmüş sıçana

Daim hıyanetlik fikr ü hayali
Konya’ya kem bakan bulur zevali
Lisanında halkın ırzile mali
Anı havale etti gayri Yezdana

Bu cenge Hazret-i Mevlana geldi
Şems-i Tebriz ile beraber oldu
Yer yüzü büsbütün melekle doldu
Sığışamaz oldu halk bu cihana

İnkisar eyledi kürsüde vaiz
Bakindi manav yanına kalmaz
Kapandı camiler kılınmaz namaz
Mazinler çıkmadı üç gün ezana

(Nizam-ı cedid) e vardı ta elin
Her nereye varsan ordan koğulun
Kaldı da bu zurna ile davulun
Sıkılmadan haber salan (ferman) a

Bu kavga yiğitin adını seçti
Hezaran yiğitler serinden geçti
Didiler Şem’i’ye ya şükür kaçtı
Hele bak gidiyor koca cihana *

* Son mısradaki koca cihanın (Hoca cihan) olması da muhtemeldir. (Hoca cihan) merkeze bağlı ve yakın olan batı kuzeyde bir köydür. Yahut âşık, kadının başka âleme gittiğini, kaçtığını kasdediyor.

Yine Şem’î, Şerefeddin Camii sarıldığı ve çevrildiği zaman neler olduğunu anlatıyor:

Bekir Ağa dir ki ey Kadı Paşa
Şimdi oyununla çıktın mı başa
Eğer yiğit isen çık indi dışa
Cenk idelim senin ile bir zaman

Kadı Paşa dir ki değilsin dengim
Benim bu alemde var mıdır rengim
Hiç kıyas götürmez bilirsin cengim
Dön git ırzın ile eğlenme heman

Bekir Ağa dir ki ağalarım var
Birin koyuvirsem beş ordu bozar
Kelleni istedi huzur-i ahzar
Sana necat yoktur ey Abdurrahman

Kadı paşa dir müluk idim ben
Ben Konya’yı yirken nerde idin sen
Doldurdum altınla üç tane mahzen
Harciderim bu inada bir zaman

Bekir Ağa dir ki hey yüzü kara
Taş attın Hazret-i Molla Hünkara
Elime geçersen çekerim dara
Seyrettirim üleşini bir zaman

Kadı Paşa dir ki gel git buradan
Sonra seni kaldırırım aradan
Eğer fırsat virir ise yaradan
Arpa eker Konya’yı iderim viran

Bekir Ağa dir ki ben (Otuz birim)
Ocaklı beyninde (tuğsuz vezirim)
Pençesi kan saçar alıcı şirim
Nerde cenk idersen benimdir meydan

Kadı Paşa dir ki bende toplar çok
Sende bu aletin hiç birisi yok
Senin başındaki hep çoluk çocuk
Sonra cümlesini bırakın kurban

Kadı Paşa dir ki bende var deli
Kılıç kabzasına koydular eli
Sen gibi düşmana dimezem beli
Eğer ister isen hak İşte meydan

Bekir Ağa dir ki delin ne köpek
Öyle bir cadı-yı yolla da görek
Belli olur meydan kurulunca cenk
Çıksın küçük Ahmet hem Kavas Osman

Kadı Paşa dir ki oğlum geleydi
Şakir benim ile birlik olaydı
Kapı kethüdam da haber salaydı
Böyle eylemezdim tedbirde noksan

Bekir Ağa dir ki genceden kaçtın
Gaya kanatlandın göklere uçtun
Şimdi (Tekke’li) nin eline geçtin
Doldurun kafana ya ot ya saman

Kadı Paşa dir ki tükendi cevap
Gözüme İbradı göründü yap yap
Kırdın askerimi benittin harap
Şaştım hey ağalar bu nasıl hicran

Bekir Ağa dir ki kaçırdık hayfa
Hamdola kapandı hem çeşm-i eda
Deyinci bakalım aşık Şem’i’ya
Söyle bu davaya hoşça bir destan

Bir Cevap Yazın

Reklamlarla Destek Ol!