Vahdetname Türküsünün Hikayesi
Vahdetname Türküsünün Hikayesi
Daha Allah ile cihan yoğ iken
Biz anı var edip ilan eyledik
Hakk’a hiç bir layık mekan yoğ iken
Hanemize aldık mihman eyledik
Tasavvufun en önemli konusu «Vahdet-i Vücut» tur. Bu, «Tek Varlık» anlamına gelir. Mutasavvıflara göre, canlı, cansız yaratıklar aslında «Tek Varlık» ın akisleridir. Ondan ayrılmış birer parçadır. «Vücud-ı Mutlak» da denilen «Tek Varlık», Tanrı’dır.
Tasavvufta bir de «Devir» kuramı vardır. Buna göre, «Gayb Alemi» ne, yani madde alemine düşen varlık, önce cemat (cansızlar), sonra bitki, daha sonra hayvan, en sonra da insan biçiminde görülür. Bu dört öğeden geçen insan, asıl gerçeğinden haberli olmak ve aslına kavuşmak isteğinde bulunur. Ondan sonra derece derece yükselerek Hakk’a yani Tanrı’ya kavuşur. Kavuşmadan önce son aşama, «İnsan-ı kamil» yani «en olgun insanlık» aşamasıdır. Ondan sonra yeniden aslına kavuşur. Bu, bir çeşit «İniş ve çıkış» tır.
Bu konuyu kimi ozanlar işlemişler, söyledikleri nefeslere «Devriye» diye ad konulmuştur. Bektaşilerin bu devir kuramları, daha çok «değişimcilik» le ilgilidir. Ozan, kendini önce Büyük varlık içinde görür, yerleri – gökleri, evreni yaratır. «Kün» (ol) emriyle cihan var olur. Sonra Adem’i yaratır. Ondan, İbrahim, Yakup, Yusuf, Musa, İsa ve daha birçok peygamberler gönderir ya da kendisi bunlar olur. En sonunda Muhammed Peygamber gelir. Bütün bu işler hep O’nun için yaratılmıştır.
Güç bir tür olduğundan her ozan bu konuya giremez. Onun için bu türün örnekleri azdır.
Bir Cevap Yazın