Sinanoğlu 1 Türküsünün Hikayesi
Sinanoğlu 1 Türküsünün Hikayesi
Nazilli’nin Yağdere köyünden çıkan ünlü bir zeybektir. 1828 -1832 yıları arasında Nazilli ve çevresinde büyük etkinlik sağlamış ve ünü oldukça yaygınlaşmıştır. Kaynaklar, Sinanoğlu’nun sözkonusu tarihler arasında, Nazilli ve çevresinde korku ve dehşet saldığını belirtiyorlar. (Bkz. Aydın 11 Yıllığı-1967, s.180). Türküler, Sinanoğlu’nun yakalanışından sonra yakılmıştır.
Sadi Yaver Ataman, “Hür Fikirleri Yaymada Dağcıl Saz Şairlerinin Rolü” ana başlıklı incelemesinde: Sinanoğlu’nu da, Köroğlu, Dadaloğlu, İslamoğlu, Katırcıoğlu, Sepetçioğlu, Hamzaoğlu gibi yaşadıkları dönemin zulüm ve baskısına karşı kılıç kuşanarak, bedensel ve düşünsel mücadele açan bir halk kahramanı olarak nitelendiriyor.
Ataman, “saz çalıp türkü ve şiir söyleyen eşkıyalara dağcıl saz şairi” dediğini belirtiyor ve bu tür halk kahramanlarının özgür düşünceleri yaymada önemli rolleri bulunduğunu vurguluyor.
Ataman şöyle diyor:
“Adları eşkiyaya çıkarılan bu kahramanlar, dış yüzleri ile kanunlara ve devlet otoritesine karşı koymuş sayılmalarına rağmen buna yol açan olaylar düşünülecek ve irdelenecek olursa, bu hareketlerin lehlerine mazeret teşkil edeceğini kabul etmek zarureti vardır. Bunlar genellikle derebeylerine karşı isyan ettikleri ve derin bir haksızlığa kurban gittiklerinden, amaçları temiz olduğu içindir ki, halk bunları tutmuş, sevmiş ve kahraman bilmiştir.” (TFA, sayı: 6/1950)
Ataman, halk arasında iyiliğin ve hak arayıcılığın simgesi olarak bilinen bu tür halk kahramanlarının, bir bölümü kendileri, bir bölümü halk tarafından yakılan ve üretilen birçok türkü ve öyküye konu olduklarını da sözlerine ekliyor.
Ferruh Arsunar da Sinanoğlu türküsünün öyküsü konusunda şu söylentiyi aktarıyor:
“Sinanoğlu, vaktiyle Afyon ve Aydın havalisinde yaşamıştır. Yaptığı işlerle Ege bölgesinde ün salmış olan bu derebeyi hakkında şöyle bir rivayet vardır.
O zamanlar Afyon kalesinde yaşamakta olan ve o havaliye hükmeden hükümdarın gayet güzel bir kızı varmış. Kız ile Sinanoğlu, hükümdarın muhalefetine rağmen sevişirlermiş. Son derece silahşör ve pehlivan olan Sinanoğlu, kızı birkaç kere babasından istemişse de, reddedilmesi üzerine, birbirini deli gibi seven kız ile Sinanoğlu bir gün sözleşip kaçıyorlar. Hükümdar bunu haber alarak peşlerine adam koyuyorsa da bunları tutamıyorlar. Sinanoğlu, sonradan adamlarını alıp geliyor ve bu hükümdarla birçok savaşlar ediyor. Neticede, Sinanoğlu bir savaşta hükümdara esir oluyor ve öldürülüyor. Kız da yakalanarak, bu kalenin batısında bulunan bir kulede ömrünün sonuna kadar yaşamaya mahkum ediliyor.”
Arsunar, Sinanoğlu’nun, zamanın ünlü levent süvarilerinden olduğunun sanıldığını da ekliyor.
Bir Cevap Yazın