Lalelik Yaylası Garlıdır Yurdu Türküsünün Hikayesi
Lalelik Yaylası Garlıdır Yurdu Türküsünün Hikayesi
Kaynak kişi türkünün hikayesini şöyle anlatıyor:
Kösenin Ali’nin kızını bir eve vermişler, kime verdiler bilmem, seferberlikten evvel. O da gönülsüzmüş, sevmezmiş gittiği yeri, gelin giderken yayla yolunda ölmüş. Lalelik yaylasında. Bunun üzerine türkü yakmışlar, ağıt yakmışlar. Türküyü yakan ebesi, dedesi.”
Anlatılana göre gelin kız, babasının evlendirmek istediği adamı sevmez, istemez. Baba sözüne karşı çıkmak da olmaz, derdini atar içine, ‘baba benim sevdiğim var’ diyemez. Bu dert öyle bir derttir ki, yakar gönlünü, kavurur içten içten.
Gün gelir, düğün alayı kurulur, düşerler yola. Gönülsüz gelinin istemeyerek attığı adımlar, yavaşlar, azalır, durur. Son nefesini vermiştir gelin olma yolunda, son sözünü söylemiştir. Gönülsüz gelin gönlü uğruna ölmüştür.
Evlat derdi onulmaz yara elbet, evlat hasreti yenilmez dert elbet. Feryatlar yükselir, ağıtlar yakılır ardına: ‘Kızım… Yavrum…’
Fakat dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta daha var: “Yakılan ağıtta kendi kızlarını, torunlarını ‘gelin’ adıyla anmışlardır, kızın anası, babası, dedesi. Çünkü söz ağızdan bir kere çıkmış, kızları gelin olurken ölmüştür.
Bir Cevap Yazın