Tüm Haberler

Eğil Dağlar Aşacağım Ardına Türküsünün Hikayesi

Eğil Dağlar Aşacağım Ardına Türküsünün Hikayesi

Yunan çetelerinin Türk sınırına tecavüzleri sonucu, 18 Nisan 1897’de Osmanlı’nın Atina elçisi Asım Bey, Yunanistan dışişleri bakanına, savaş ilânı notası verdi. Müşir Ethem Paşa, Başkumandan tayin edildi.

Savaş, aynı gün Türk ordusunun taarruzuyla fiilen başlamış oldu. Pınar meydan muharebesinde Yunanlılar bozguna uğratıldı. Kırım ve 93 harplerine katılmış olan ihtiyar Mirliva Hafız Abdülezel Paşa şehit düştü. 5 Mayıs’ta Yunanlıları kesin olarak bozguna uğratıp Çatalca’yı alan Ethem Paşa, Velestin direnmesini kırdıktan sonra ordusuyla Dömeke önlerine geldi. Prens Kostantin’e bağlı Yunan ordusunun savunma hatlarını perişan ederek 18 Mayıs’ta Dömeke kasabasına giren Ethem Paşa’nın ordusunun bu başarısı, Yunan ordusunun dağılmasına neden olmuştur.

Türkiye’nin üç hafta içinde Yunan ordusunu yok edip Atina kapılarına dayandığı 1897 savaşında da yine son sözü Haçlı zihniyetini hiç bir zaman terk etmeyen Büyük Hıristiyan devletler söylemiştir. Yunanistan, büyük devletlere baş vurarak barış istedi. Çar II.Nikola, II.Abdülhamid’e telgraf çekerek savaşı durdurmasını rica etti. 4 Aralık 1897’de imzalanan barış anlaşmasında İngiltere, Fransa, Rusya, ve İtalya Türkiye’yi savaşla tehdit ederek Yunanlıların ödeyeceği 10 milyon savaş tazminatını 4.100.000 altına düşürdüler.

O günleri yaşayan Âşık Hüseyin ile Âşık Said, bu savaşı aşağıdaki dizelerinde bütün canlılığıyla dile getirmişlerdir.

Güzel yurdum duman kalkmaz başında
Ahım kaldı toprağında taşında
Gündüz hayalimde gece düşümde

Yatın dağlar geçeceğim ardına
Evelallah güveniyom orduma

Parya yiyemezsin her kuş etini
Koltukta besledik Yunan bitini
Çok ürdürdük Vassi adlı itini

Eğil dağlar aşacağım ardına
Dağlar gibi güveniyom orduma

Kara taşa benzer hain yatışın
Kör baykuşa benzer senin ötüşün
Düşman girdi Türk uşağı yetişin

Kahpe Yunan girmek ister yurduma
Padişahım ferman eyle orduna

Aslan yatağına çakal giremez
Girse bile aslan gibi kükremez
Alçak Yunan murazına eremez

Aşam gidem karlı dağlar ardına
Kadir Mevlam nusrat eyle orduma

Etem Paşa orduların başında
Ezel Paşa gezer düşman peşinde
Gündüz hayalimde gece düşümde

Yatın dağlar geçeceğim ardına
Evelallah güveniyom orduma

Hüseyin’im gayrı sabrımız taştı
Taarruzda korktu tebdili şaştı
Topu barutunu bıraktı kaçtı

Kahpe Yunan şaşı bakma yurduma
Kadir Mevlam nusret eyle orduma

Âşık Said’in Etem Paşa’ya ve Türk Yunan Savaşına söylediği türkünün mısraları şu dizelerden oluşmaktadır:

Etem paşam der ki ben bir vezirim
Reşat paşam der ki ben de hazırım
Yunan askeri der ben de esirim
Hücum evlatlarım der Etem Paşam

Dömeke yanına çadır kuruldu
Su içmeyin diye tenbih verildi
Reşat Paşam bu arada vuruldu
Vurun evlatlarım der Etem Paşam

Bir hücumda sınırları devirdik
Düşmanın üstüne ateş çevirdik
Saat yedi Tevfık gölünü geçtik
Haydi evlatlarım der Etem Paşam

Paşam der ki Said görem ben seni
Askerim kasaptır keser düşmanı
Su yerine içer Yunan kanını
Hücum evlatlarım der Etem Paşam

Bir Cevap Yazın

Reklamlarla Destek Ol!