Diyarbakır Mayası Türküsünün Hikayesi
Diyarbakır Mayası Türküsünün Hikayesi
Doğu Anadolu’ya mahsus olan bu halk terennümü tarzı, en çok benimsenmiş olan örneklerden biridir. Bilhassa Harput, Urfa, Diyarbakır, Eğin bölgeleri bu tarzı kendi ağızları arasında gösterek menşe bakımından iddia ederlerse de bu tarzın daha ziyade Harput’tan çıktığını iddia edenlere de rastlanmıştır. Kanaatimize göre, Harput’un olması daha akla yakındır. Bunlardan başka Malatya, Erzurum, Divriği, Erzincan bölge ağızları içinde kendilerin mahsus karakteristik süslemelerle bir çeşni yaratılmıştır. Bunlar arasında en güzel örneklerin ilk saydığımız taraflarda tesadüf edilmiştir.
Mayalar ekseriyetle aşk tahassürü, ayrılık, aşık olma, sevgili övmelerindeki vaka mevzularının tesiri altındaki ihtiyaçla terennüm edilirler. Bu husustaki edindiğimiz bilgi arasında şu cihete de rastlanmıştır ki, bu terennüm tarzının, daha ziyade açık havada olmak üzere, şehir dışındaki bağ ve bahçelerde söylenmesi âdeti halk arasında yer etmiştir. Bu gibi duygu âdetlerine çok rastlanmaktadır. Melodi tesirinin neticesi olarak halk duygusunda yer eden mevzu dekorunun ihtiyacından ileri gelmektedir. Mevsim ve âdetlerle ilgili mevzular içinde ancak söylenebilen türküler gibi… Esasen halk karakterlerinin en kuvvetli taraflarından biri de, her şeyi kendi anlayışı içinde görmesi ve böylece kendini tatmin etmesidir. Burada verdiğimiz maya, Diyarbakır’dan bir örnektir. Bu parçanın söyleniş tarzındaki esasa bakılırsa, söz kıtasının iki bölümde ve melodinin de birli ve beşli arasındaki perde hareketleriyle söylenmiş olduğu görülür ki bu da karakteristik bir melodi tipi örneğidir.
***
Doğu illerinin ağız karakteri taşıyan bölgelerinde de bir tarz ifadesi olan maya ismi ile ayrılan bir türkü melodi tipi vardır. Bilhassa Anadolu şehir ve kasaba ağzı diyebileceğimiz bu türkü örneği söylendiği yerin ismini alarak menşeinin tarz ve üslup ifadesi ile söylenir ki, bu terennüm tarzı, bölgelerin duygu karakterlerine göre olduğu için muhteliftir. Bu tip türküler çok eski zamanlarda saz ve bağlamalarla icra ve terennüm edilirken son zamanlarda birtakım olaylarla Anadolu şehirlerine giren bazı yabancı çalgıcılar mahalli ve milli olan sazların, bağlamaların, curaların, çöğürlerin yerlerini almışlardır. Dolayısıyla, bu yabancı dediğimiz sazlar, orijinal melodinin esasları üzerine tesir edememişlerse de çeşni itibarıyla bu gibi melodi tarzlarını soluk bir renk haline getirmişlerdir.
Maya söylentisinden iki tarz şeklini şöylece gösterebiliriz:
1-
a) Ayak: Yalnız saz ile ritmik müzik. Burada ses iştirak etmez.
b) Ses girer (ayak bitmiş saz susmuştur). Cümle aralarında ses susup da diğer cümleye girmek üzere soluk alırken saz ritmik olarak bir ara ayağı yapar.
c) Son cümle bitince tekrar ses olmadan yalnız saz ile ritmik olan bitiş yapılır. Maya bu suretle biter.
2-
a) Ayak: Yalnız sazlarla (ritmik müzik)
b) Ayağın son bitiş mezüründe ses, karar perdesini gösterip başlamak üzere sabit ve uzunca bir ses gösterir. Bu ses ayak bittikten sonra biraz daha devam eder. Bu sırada saz susmuştur ki, ses türküye başlar. Cümle motifleri arasında akompanye etmek üzere saz ile resitativ bir müzik sese refakat eder. Tam cümle aralarında ritmik müzik yapılır.
c) Son cümle bitişinde yalnız ses ile biter. Saz yoktur.
Bazı üsluplara göre ses ile alınan her cümleye başlamadan biraz uzunca olmak üzere karar tonu uzatılır ve cümleye bundan sonra başlanır. Bu şekil de kaide üzere sayılabilir.
Burada verdiğimiz Diyarbakır’dan bir örnek olan maya, birinci tarza göre söylenmiştir.
Bir Cevap Yazın